Domain-Driven Design (DDD) yazılım geliştirmede karmaşık ihtiyaçları modellemek için bir yaklaşımdır. DDD, genellikle büyük ve karmaşık iş alanları üzerinde çalışan büyük yazılım projelerinde kullanılır. DDD'nin ana prensipleri arasında iş süreçlerini ve uygulamanın işlevlerini anlama ve işlevsel ihtiyaçları çözecek yazılım modelleri oluşturma bulunur.
Domain-Driven Design'in en önemli unsurlarını aşağıdaki şekilde sıralayabiliriz:
1. Ubiquitous Language (Her Yerde Kullanılan Dil): Proje ekibi ve paydaşlar arasında bir dili standart hale getirerek, teknik ve iş terimleri arasında bir çeviri katmanının oluşmasını engeller. Bu dil, tüm ekip tarafından anlaşılabilir ve kullanılır olmalıdır.
2. Domain Model: Domain Model, belirli bir iş alanındaki kavramları ve işlemleri temsil eder. Bu model yazılımın çekirdek bileşenidir ve iş alanındaki entiteleri, değerleri, rolleri, ilişkileri ve işlemleri içerir.
3. Bounded Context: Bounded Context, belirli bir modelin geçerli olduğu bir alanı ifade eder. Her Bounded Context, kendi Ubiquitous Language'ini, kendi modellerini ve kurallarını içerir.
4. Context Map: Farklı Bounded Context'leri ve bunlar arasındaki ilişkileri gösterir.
5. Strategic Design: Bir yazılımın yüksek seviye yapısını ve farklı Bounded Context'ler arasındaki etkileşimleri tanımlar.
6. Tactical Design: Domain Model'in gerçekleştirilmesini sağlayan spesifik tasarım desenlerini içerir.
Domain-Driven Design, karmaşık iş alanlarının yazılım modellerine çevrilmesini ve modelin sürekli olarak iş ihtiyaçlarına göre iyileştirilmesini sağlar. DDD, yazılımın işlevsel gereksinimlerine ve iş süreçlerine odaklanarak, projenin başarıya ulaşması için teknik ve iş ekipleri arasında etkili bir iletişim sağlar. DDD'nin amacı, işlevsel ve teknik gereksinimler arasında bir köprü oluşturarak, yazılımın iş hedeflerine daha iyi hizmet etmesini sağlamaktır.
Domain-Driven Design (DDD), karmaşık iş domainlerini daha anlaşılır hale getirme konusunda yardımcı olur. Daha önce belirtildiği gibi, bu tasarım yaklaşımının çeşitli önemli unsurları vardır. Ancak bunları daha iyi anlamak için bazı DDD kavramlarını daha derinlemesine incelemekte fayda vardır.
Bounded Context
Bounded Context, belirli bir modelin veya dilin kullanıldığı belirli bir kapsam veya sınırı ifade eder. Her bağlam, kendi modelini, dilini ve iş kurallarını oluşturur. Bir yazılım çözümü içinde birden fazla Bounded Context olabilir. Örneğin, bir e-ticaret platformunda alışveriş sepeti ve envanter yönetimi farklı Bounded Context'ler olarak düşünülebilir.
Entities ve Value Objects
DDD içinde, domain modelin temel bileşenleri Entities (varlıklar) ve Value Objects (değer nesneleri) olarak ayrılır.
* Entity: Benzersiz bir kimliği olan ve süre boyunca izlenebilen bir nesnedir. Örneğin, bir online alışveriş sisteminde her bir kullanıcı bir Entity olabilir.
* Value Object: Kimliği olmayan ve değişmez (immutable) olan bir nesnedir. Bu nesneler genellikle bir Entity'nin özelliklerini tanımlamak için kullanılır. Örneğin, bir kullanıcının adresi bir Value Object olabilir.
Aggregates
Aggregates, bir veya daha fazla Entity ve Value Object'i bir araya getirir ve bunları tek bir ünite olarak işler. Her Aggregate'in bir Aggregate Root adı verilen bir ana Entity'si vardır. Aggregate, dış dünya ile iletişimi bu Aggregate Root üzerinden sağlar.
Repositories ve Services
* Repositories: Entities ve Aggregates'in kalıcı saklanması ve geri getirilmesi için kullanılır. Repository, genellikle bir veritabanı ile ilişkilidir ve genellikle CRUD (Oluştur, Oku, Güncelle, Sil) operasyonlarını yönetir.
* Services: Entity veya Value Object'in doğal olarak sahip olmadığı işlevleri gerçekleştirir. Genellikle uygulama veya domain hizmetleri olarak adlandırılır.
Domain-Driven Design, karmaşık iş süreçlerini anlamak, modellemek ve uygulamaları bu süreçlere göre tasarlamak için kapsamlı ve güçlü bir araçtır. İyi bir DDD uygulaması, iş süreçlerini yansıtan sağlam, ölçeklenebilir ve bakımı kolay yazılımlar üretir.
Bir iş domaini, bir yazılım çözümünün çözümlemeye çalıştığı belirli bir iş alanını temsil eder. Ancak çoğu zaman, bir iş domaini kendi içinde birçok farklı alt iş alanı (subdomain) içerebilir. Bu alt iş alanlarına subdomain denir ve genellikle ana iş domainine ait belirli işlevleri veya iş süreçlerini temsil ederler.
DDD'de subdomainler genellikle üç ana kategoriye ayrılır:
1. Çekirdek (Core) Subdomain: Bu, işletme için en değerli ve rekabetçi avantaj sağlayan subdomaintir. Bu, işletmenin ana işlevselliğini temsil eder ve genellikle en fazla işlem ve analiz gerektirir. Bu subdomain üzerinde yapılan işler, işletmenin misyonunu ve vizyonunu direkt olarak etkiler.
2. Destekleyici (Supporting) Subdomain: Bu, çekirdek subdomaini destekleyen ancak kendi başına işletme için rekabetçi bir avantaj sağlamayan subdomaintir. Bu subdomain, çekirdek subdomainin işlevselliğini tamamlar veya genişletir.
3. Genel (Generic) Subdomain: Bu, genellikle tüm işletmeler veya uygulamalar için standart olan işlevselliği temsil eder. Örneğin, bir kullanıcının kimlik doğrulaması veya bir ödeme işleminin işlenmesi genellikle genel bir subdomain olarak kabul edilir. Bu tür işlevselliği çözmek için genellikle dış hizmetler veya mevcut çözümler kullanılır.
Bir yazılım çözümünün tasarımında bu subdomainlerin her biri, Bounded Context olarak adlandırılan kendi modellerine sahip olacaktır. Bounded Context, belirli bir subdomaindeki modellerin, kuralların ve iş süreçlerinin birbirleriyle nasıl ilişkili olduğunu tanımlar. Subdomainler ve Bounded Context'ler, karmaşık iş domainlerini daha yönetilebilir ve anlaşılır hale getirerek DDD'nin anahtar bileşenleridir.
DDD de model ne anlama gelir?
Domain-Driven Design'de (DDD) model, belirli bir iş domainini temsil eden ve domainin kavramlarını, kurallarını ve işlemlerini kodla ifade eden bir soyutlamadır.
Bir model, genellikle nesneler, işlemler ve bunların arasındaki ilişkilerden oluşur. İş domainindeki varlıklar, değerler ve olaylar gibi kavramları temsil eden nesneleri içerir. Bunlar genellikle sınıf ve metotlar gibi yazılım bileşenleriyle ifade edilir.
DDD'deki bir modelin amacı, yazılımın karmaşık iş kurallarını ve işlemlerini çözebileceği bir yapı sağlamaktır. Modelin oluşturulması genellikle iş analistleri, domain uzmanları ve yazılım geliştiriciler arasındaki yakın işbirliği gerektirir. Bu işbirliği, iş ihtiyaçlarının ve iş kurallarının yazılım çözümüne doğru bir şekilde aktarılmasını sağlar.
Model oluşturma süreci, aşağıdaki adımları genellikle içerir:
1. Domaini anlama: Yazılım geliştiriciler ve iş analistleri, iş ihtiyaçlarını ve iş kurallarını anlamak için domain uzmanlarıyla birlikte çalışır.
2. Modeli oluşturma: Yazılım geliştiriciler, iş ihtiyaçlarını ve kurallarını temsil eden nesneleri ve işlemleri tanımlar.
3. Modeli uygulama: Yazılım geliştiriciler, tanımlanan modeli kullanarak yazılımı oluşturur.
4. Modeli sürekli güncelleme: İş ihtiyaçları ve kuralları zamanla değişebilir. Bu nedenle, model de bu değişiklikleri yansıtacak şekilde sürekli olarak güncellenmelidir.
Modelleme, yazılım geliştirme sürecinin ayrılmaz bir parçasıdır ve DDD, bu süreci iş kurallarına ve iş süreçlerine dayalı olarak düzenler. Bu, yazılımın iş hedeflerine daha iyi hizmet etmesini sağlar.
Bir model farklı bounded context ler arasında farklı anlamlar taşıyabilir mi? Model bounded context'e özgü müdür?
Evet, aynı model farklı Bounded Context'ler arasında farklı anlamlar taşıyabilir ve genellikle her Bounded Context, kendi modellerini ve kurallarını içerir.
Bir model, belirli bir Bounded Context (sınırlı bağlam) içinde geçerli olan kurallar ve iş süreçleri tarafından tanımlanır. Aynı model farklı Bounded Context'lerde farklı anlamlar ve davranışlar sergileyebilir.
Örneğin, bir e-ticaret sisteminde "Sipariş" modelini düşünelim. "Müşteri Hizmetleri" Bounded Context'inde, bir "Sipariş" modeli, sipariş durumunu takip etmek, müşteri sorularını yanıtlamak gibi özelliklere sahip olabilir. Ancak "Envanter Yönetimi" Bounded Context'inde, "Sipariş" modeli envanteri azaltma ve stok kontrolü gibi farklı işlevlere sahip olabilir.
Her Bounded Context, kendi Ubiquitous Language'ini (her yerde kullanılan dil) kullanır. Bu dil, o bağlamdaki modelin anlaşılmasını ve iş süreçlerinin doğru bir şekilde temsil edilmesini sağlar.
Bu yüzden her Bounded Context özeldir ve kendi modellerini, kurallarını ve iş süreçlerini içerir. Bu, aynı terimlerin farklı bağlamlarda farklı anlamlar taşımasını ve farklı şekillerde uygulanmasını sağlar. Bu yaklaşım, büyük ve karmaşık domainlerin daha yönetilebilir ve anlaşılır hale getirilmesine yardımcı olur.
Event Storming nedir ve DDD için ne anlam ifade eder?
Event Storming, yazılım geliştirme ekiplerinin iş süreçlerini anlamak ve modellemek için kullandıkları bir işbirliği ve keşif tekniğidir. Bu teknik, ekip üyelerinin bir iş domainini ve iş süreçlerini tartışmak, analiz etmek ve görselleştirmek için bir araya gelmelerini içerir.
Event Storming süreci genellikle büyük bir beyaz tahta veya duvar kağıdı ve renkli yapışkan notlar kullanılarak gerçekleştirilir. Her olay (event), bir yapışkan nota yazılır ve sürecin ilerlemesiyle duvara yapıştırılır. Bu olaylar genellikle süreç boyunca ne olduğunu belirten bir eylemle ifade edilir (örn., "Ürün Sepete Eklendi", "Sipariş Verildi" vb.). Ekip üyeleri, iş süreçlerinin nasıl ilerlediğini anlamak ve modellemek için bu olayları düzenler ve gruplar.
Domain-Driven Design (DDD) bağlamında Event Storming, iş domainlerinin ve alt domainlerin anlaşılması ve modellenmesi için önemli bir araçtır. İş süreçlerini anlama ve görselleştirme yeteneği, ekiplerin karmaşık iş domainlerini daha küçük ve yönetilebilir parçalara bölmelerine olanak sağlar.
Event Storming ayrıca, yazılımın iş hedeflerine hizmet edecek şekilde tasarlanmasını ve uygulanmasını sağlar. İş süreçlerinin anlaşılması ve modellemesi, işlevsel gereksinimlerin ve iş kurallarının doğru bir şekilde kodlanmasına yardımcı olur. Bu, yazılımın iş ihtiyaçlarına daha iyi hizmet etmesini ve iş hedeflerine ulaşmasını sağlar.
Sonuç olarak, Event Storming, DDD'nin anahtar bileşenlerinden biridir ve ekiplerin karmaşık iş domainlerini anlamalarına, modellemelerine ve bunlara dayalı olarak etkili yazılım çözümleri oluşturmalarına yardımcı olur.
DDD'yi bir aptala anlatır gibi örnek bir senaryo ile anlatır mısın?
Tabii ki, bazen karmaşık kavramları basitçe anlamak için örnek senaryolar en iyisidir. Şimdi, hayalimizi kullanarak bir oyuncak mağazasına gidelim ve Domain-Driven Design'ı (DDD) bu bağlamda düşünelim.
1. Domain: Oyuncak mağazamızdaki her şeyi temsil eder. Yani bu, müşteriler, çalışanlar, oyuncaklar, ödeme işlemleri vb. gibi unsurları içerir.
2. Subdomains: Mağazanın belirli bölümlerini temsil ederler. Örneğin, "Oyuncak İnventory Yönetimi" bir subdomain olabilir (hangi oyuncakların stokta olduğunu takip eder), "Müşteri İlişkileri" başka bir subdomain olabilir (müşteri sorularını ve şikayetlerini yönetir), "Satış ve Ödeme" ise başka bir subdomain olabilir (ürünlerin satılması ve ödemelerin işlenmesiyle ilgilenir).
3. Bounded Contexts: Bu, her subdomainin kendi 'dilini' ve 'kurallarını' anladığı alanı temsil eder. Örneğin, "Oyuncak İnventory Yönetimi" context'inde 'sipariş' kelimesi, yeni oyuncakların tedarik edilmesi anlamına gelebilir. Ancak, "Satış ve Ödeme" context'inde 'sipariş', bir müşterinin bir oyuncak satın almak istemesi anlamına gelebilir.
4. Entities ve Value Objects: Bu, her bir context'teki kavramları temsil eder. Örneğin, bir 'Oyuncak' bir entity olabilir. Bu oyuncakların rengi, ağırlığı vb. gibi özellikleri ise value objects olabilir.
5. Aggregates: Bunlar, birlikte çalışan entities ve value objects gruplarıdır. Örneğin, bir 'Satış' aggregate'i, bir 'Müşteri' entity'si, bir 'Oyuncak' entity'si ve 'Ödeme Bilgisi' value object'ini içerebilir.
6. Services ve Repositories: Bu, karmaşık işlemleri yürüten ve verileri saklayan/geri getiren bileşenlerdir. Örneğin, bir 'Ödeme Servisi' kredi kartı işlemlerini işleyebilir. Bir 'Müşteri Repository'si ise müşteri bilgilerini saklayabilir ve gerektiğinde geri getirebilir.
Bu şekilde, DDD, büyük ve karmaşık bir sistemi (oyuncak mağazamız) daha küçük, daha yönetilebilir parçalara böler ve her bir parçanın nasıl işlediğini tanımlar. Her bir parça kendi işlerini yürütür, kendi dilini konuşur ve kendi kurallarına uyar, ancak bir araya geldiklerinde, tüm sistem düzgün bir şekilde çalışır ve mağazamızın düzgün işlemesini sağlar. Yani, ödeme işlemleri sorunsuz gerçekleştirilir, oyuncaklar doğru bir şekilde stoklanır ve yönetilir, müşteri soruları ve sorunları hızlı ve etkili bir şekilde çözülür.
DDD, yazılım geliştirme dünyasında benzer bir işlev görür. Belirli bir iş alanındaki karmaşıklığı azaltır, her bir alt domaini (subdomain) kendi Bounded Context'inde yönetir ve bu Context'lerin kendi modelleri, kuralları ve iş süreçlerini tanımlar. Bu yaklaşım, yazılımın daha verimli ve anlaşılır hale gelmesini sağlar, çünkü her bir parça belirli bir işlevi yerine getirir ve belirli bir iş alanına hizmet eder.
Dahası, her Bounded Context kendi dilini konuştuğu için, yazılımın farklı bölümlerini geliştiren ekipler arasındaki iletişim daha verimli hale gelir. Örneğin, "Satış ve Ödeme" ekibi 'sipariş' kelimesini belirli bir şekilde anlar ve kullanırken, "Oyuncak İnventory Yönetimi" ekibi aynı kelimeyi farklı bir anlamda kullanabilir. Bu, her ekibin kendi iş alanında uzmanlaşmasını ve bu alandaki yazılımı daha etkin bir şekilde geliştirmesini sağlar.
DDD interview soruları ve cevapları
1. Soru: Domain-Driven Design (DDD) nedir? Cevap: Domain-Driven Design (DDD), karmaşık yazılım projelerinin modellenmesine ve tasarlanmasına odaklanan bir yaklaşımdır. DDD, yazılımın iş kurallarını ve süreçlerini temsil eden bir model üzerinde durur. DDD'nin amacı, iş ihtiyaçlarını doğru bir şekilde anlamak ve bu ihtiyaçları etkili bir şekilde kodlamaktır.
2. Soru: Bounded Context nedir ve neden önemlidir? Cevap: Bounded Context, belirli bir iş domaini veya subdomaini etrafında sınırları belirlenmiş bir modeli ifade eder. Bir Bounded Context içinde, modelin elemanları - terimler, işlemler ve kurallar - özgül bir anlam ve rol taşır. Bounded Context'ler, aynı terimlerin farklı anlamlar taşıyabileceği büyük ve karmaşık domainlerin daha yönetilebilir hale getirilmesine yardımcı olur.
3. Soru: DDD'de Entity ve Value Object arasındaki fark nedir? Cevap: Entity, sürekli bir kimliği olan ve durumu zaman içinde değişebilen bir nesnedir. Öte yandan, Value Object, kimliği olmayan ve durumu değişmeyen bir nesnedir. Value Object'ler genellikle Entity'lerin özelliklerini tanımlamada kullanılır.
4. Soru: Aggregate nedir? Cevap: Aggregate, bir veya daha fazla Entity ve Value Object'in bir araya gelmesiyle oluşan bir gruplama birimidir. Aggregate, veri bütünlüğünü ve iş kurallarını koruma görevini üstlenir. Aggregate'in kökünde, genellikle diğer tüm elemanlarla dış dünya arasındaki etkileşimi kontrol eden bir Entity bulunur. Bu Entity'ye Aggregate Root denir.
5. Soru: Ubiquitous Language nedir ve DDD'deki önemi nedir? Cevap: Ubiquitous Language, bir Bounded Context içinde kullanılan ve modelin elemanlarını tanımlamak için kullanılan ortak bir dildir. Bu dil, yazılım geliştiriciler, domain uzmanları ve diğer tüm ilgili taraflar arasında anlaşılır olmalıdır. Ubiquitous Language'ın amacı, iletişim engellerini aşmak ve modelin doğru bir şekilde anlaşılmasını sağlamaktır.
Bu ve benzeri sorular, bir DDD mülakatında karşınıza çıkabilecek türden sorulardır. Sorular genellikle DDD'nin temel kavramlarını ve uygulama yöntemlerini anladığınızı ölçmeye yöneliktir.
6. Soru: Domain-Driven Design'da "Repository" nedir? Cevap: Repository, bir Aggregate kökü için koleksiyon benzeri bir arayüz sağlar ve genellikle bir veritabanıyla iletişim kurma görevini üstlenir. Repository'ler, Aggregate'leri depolamak, geri getirmek ve sorgulamak için kullanılır, böylece bu karmaşık operasyonları Domain Model'inden soyutlarlar.
7. Soru: "Context Mapping" nedir? Cevap: Context Mapping, farklı Bounded Context'ler arasındaki ilişkileri ve etkileşimleri belirlemek ve görselleştirmek için kullanılan bir tekniktir. Bu, her Bounded Context'in kendi modellerine, diline ve iş süreçlerine sahip olduğu ve bu Context'ler arasındaki etkileşimlerin belirlenmesi gerektiği anlamına gelir.
8. Soru: Domain Event nedir ve ne zaman kullanılır? Cevap: Domain Event, domain'de önemli bir şeyin meydana geldiğini belirten bir olaydır. Bu olaylar genellikle durum değişikliklerini temsil eder ve yayınlandıklarında, diğer parçaların tepki verebileceği veya belirli işlemleri tetikleyebileceği bir sistemde kullanılırlar.
9. Soru: "Anti-Corruption Layer" (Bozulmayı Önleyici Katman) nedir ve ne için kullanılır? Cevap: Anti-Corruption Layer, farklı modeller veya diller arasında çeviri yaparak bir modelin başka bir modeli 'kirletmesini' veya 'bozmasını' önlemek için kullanılan bir katmandır. Bu katman genellikle, eski bir sistemle yeni bir sistem arasında bir adaptör veya koruyucu olarak kullanılır, böylece eski sistemdeki modelin dil ve kuralları, yeni sistemin modeline sızmaz.
10. Soru: DDD'nin avantajları ve dezavantajları nelerdir?
Cevap: DDD'nin avantajları arasında karmaşık iş süreçlerini ve kurallarını daha iyi anlama, yazılım ve iş süreçleri arasında daha güçlü bir uyum sağlama ve daha kaliteli ve sürdürülebilir yazılım çözümleri geliştirme yer alır. Ancak DDD, eğer projeniz yeterince büyük ve karmaşık değilse aşırı derecede karmaşık ve zaman alıcı olabilir. Ayrıca, DDD'nin başarılı bir şekilde uygulanması genellikle iyi bir domain bilgisi ve uygun tecrübe gerektirir.
11. Soru: Strategic Design ve Tactical Design kavramlarını açıklayabilir misiniz?
Cevap: Strategic Design, domainin daha geniş bir perspektiften anlaşılmasına yardımcı olan DDD'nin bir parçasıdır. Bounded Context'lerin, Context Map'in ve Subdomain'lerin belirlenmesini içerir. Tactical Design ise, daha detaylı ve teknik seviyede olan ve modelin nasıl kodlanacağını belirleyen DDD'nin bir parçasıdır. Entity'ler, Value Objects, Aggregates, Domain Events ve diğer DDD yapılarının uygulanmasını içerir.
12. Soru: DDD ile mikroservisler arasındaki ilişkiyi açıklayabilir misiniz?
Cevap: DDD ve mikroservisler, birbirlerini tamamlarlar. DDD, mikroservislerin tasarımında kullanılabilecek bir yaklaşımdır. Her mikroservis genellikle belirli bir Bounded Context'e karşılık gelir ve bu Bounded Context içerisindeki iş süreçlerini ve kuralları uygular. Bu yaklaşım, mikroservislerin bağımsız olarak geliştirilmesini ve işletilmesini sağlar.
13. Soru: Event Sourcing nedir ve DDD ile nasıl ilişkilidir?
Cevap: Event Sourcing, uygulamanın durumunu, gerçekleşen olaylar (event) dizisi olarak saklama yaklaşımıdır. Bu, belirli bir duruma nasıl ulaşıldığını tam olarak anlama ve durumu geri döndürme (replay) yeteneği sağlar. DDD ile ilişkili olarak, Event Sourcing genellikle Domain Event'lerin modelleme ve işleme şeklini belirler.
14. Soru: DDD projesinde nasıl bir test stratejisi izlemeniz gerektiğini düşünüyorsunuz?
Cevap: DDD projesinde, testlerin hem unit (birim) seviyesinde hem de Bounded Context'ler arası etkileşimleri test eden entegrasyon seviyesinde yapılması önemlidir. Bunun yanı sıra, iş süreçlerini ve kurallarını doğru bir şekilde yansıttığını doğrulamak için işlevsel testlerin yapılması da önemlidir. Aggregates, Domain Services ve Domain Events gibi DDD'nin ana yapıları, genellikle yoğun bir şekilde test edilmelidir.
Bu ve benzeri sorular, daha ileri seviye DDD konularını ve bu konuların belirli senaryolar ve uygulama alanları ile nasıl ilişkilendiğini anlama yeteneğinizi test edebilir.
15. Soru: Domain Service nedir ve ne zaman kullanılır?
Cevap: Domain Service, Entity veya Value Object'in sorumluluk alanına girmeyen, ancak domain ile ilgili bir operasyonu veya işlemi gerçekleştiren bir servistir. Genellikle, iki Entity veya Value Object arasında gerçekleşen etkileşimleri temsil ederler. Domain Service'ler, iş kurallarını içerir ve durum değişikliği sağlarlar.
16. Soru: DDD'deki Specification Pattern'ini açıklayabilir misiniz?
Cevap: Specification Pattern, bir iş kuralını temsil eden bir tasarım kalıbıdır. Bu pattern, bir kuralın doğru olup olmadığını kontrol eden bir method içerir. Bu, karmaşık iş kurallarının daha iyi yönetilmesine yardımcı olur, çünkü her kuralın ayrı bir Specification olarak modellenebileceği ve bu Specification'ların birleştirilebileceği veya yeniden kullanılabileceği anlamına gelir.
17. Soru: DDD'de hangi tür veritabanı kullanılmalı? SQL, NoSQL, veya Event Sourcing gibi?
Cevap: DDD'nin hangi tür veritabanı kullanılacağına ilişkin spesifik bir gerekliliği yoktur. Ancak, seçilen veritabanının, uygulamanın durumunu yönetme ve karmaşık iş kurallarını uygulama yeteneğine sahip olması önemlidir. Geleneksel SQL veritabanları genellikle işlemelere ve tutarlılığa güçlü destek sağlar, NoSQL veritabanları genellikle ölçeklenebilirlik ve esneklik sağlar, ve Event Sourcing, olay tabanlı ve durumu geri döndürme (replay) yeteneği gerektiren uygulamalar için kullanılır.
18. Soru: Factory Pattern, DDD'de nasıl kullanılır?
Cevap: Factory Pattern, karmaşık nesne oluşturma mantığını soyutlamak için kullanılır. DDD'de, genellikle bir Aggregate, Entity veya Value Object oluşturmak için kullanılır. Factory, nesnenin doğru bir şekilde oluşturulmasını ve tüm iş kurallarının başlangıçta yerine getirilmesini sağlar.
19. Soru: DDD'nin nasıl daha etkin bir şekilde uygulanabileceği hakkında ne düşünüyorsunuz?
Cevap: DDD'nin etkin bir şekilde uygulanabilmesi için, domainin derinlemesine anlaşılması ve iş ihtiyaçlarının doğru bir şekilde modellenmesi gerekir. Bu, yazılım geliştiriciler ve iş analistleri, ürün sahipleri ve diğer ilgili taraflar arasında sürekli iletişim ve işbirliği gerektirir.
20. Soru: DDD'nin diğer yazılım geliştirme yaklaşımlarına göre hangi avantajları vardır?
Cevap: DDD, karmaşık iş problemlerinin çözümünde bir model üzerinde durarak, yazılımın iş süreçlerini ve kurallarını daha doğru bir şekilde yansıtmasını sağlar. DDD, sürekli iletişim ve işbirliği gerektirir, bu da genellikle daha kaliteli ve sürdürülebilir yazılım çözümleri üretir. Ayrıca, model üzerinde durduğu için, DDD çoğu zaman iş ihtiyaçlarına daha uygun bir yazılım çözümü sunar.
21. Soru: Aggregate Design'ında nelere dikkat etmeliyiz?
Cevap: Aggregate tasarımında, her Aggregate'in tek bir Aggregate Root'u olmalı ve tüm dış etkileşimler bu Root üzerinden yapılmalıdır. Aggregate'ler genellikle işlemleri atomik olarak gerçekleştirme sorumluluğuna sahip olduklarından, Aggregate'lerin boyutunu küçük tutmak önemlidir. Ayrıca, Aggregate'lerin aşırı derecede büyük veya karmaşık hale gelmemesi için, sadece birlikte tutarlılık gerektiren nesnelerin aynı Aggregate'de gruplandırılması önemlidir.
22. Soru: Event Storming nedir ve DDD'ye nasıl katkı sağlar?
Cevap: Event Storming, bir iş sürecini veya sistemini anlamak ve modellerini oluşturmak için kullanılan bir atölye (workshop) türüdür. Bu atölye, Domain Event'leri belirlemek ve bunların bir süreç veya sistemde nasıl etkileşime girdiğini anlamak için tasarlanmıştır. Event Storming, genellikle DDD ile birlikte kullanılır, çünkü DDD'nin temel prensipleriyle çok iyi uyuşur ve iş domainini anlamak ve modellemek için etkili bir yöntem sunar.
23. Soru: Domain-Driven Design projenizde hangi zorluklarla karşılaştınız ve bu zorlukları nasıl aştınız?
Cevap: Bu sorunun cevabı kişiye özgü olacaktır ve adayın DDD ile ilgili tecrübesine ve öğrenimine dair detayları açığa çıkaracaktır. Çeşitli zorluklar olabilir, örneğin modelleme, kodlama, işbirliği veya iletişim konularında zorluklar. Adayın bu zorlukları nasıl aştığını ve DDD uygulamasında hangi öğrenmeleri kazandığını anlatması önemlidir.
24. Soru: DDD'de nasıl bir yazılım mimarisi tercih etmelisiniz? Katmanlı mimari, hexagonal mimari, onion mimari gibi hangi tür mimari daha uygundur?
Cevap: DDD ile kullanılacak mimari, projenin gereksinimlerine ve karmaşıklığına bağlı olarak değişir. Her üç mimari stil de DDD ile iyi çalışabilir.
* Katmanlı mimari, genellikle en yaygın ve en anlaşılır olanıdır. Ancak, katmanlar arasında sıkı bağlantıların oluşması ve kodun monolitik hale gelmesi riski vardır.
* Hexagonal mimari (Portlar ve Adaptorler olarak da bilinir), dış bağımlılıklardan soyutlanmış bir domain modeli sağlar. Bu, uygulamanın farklı ortamlarda (örneğin, test ortamında veya gerçek ortamda) tutarlı bir şekilde çalışabilmesini sağlar.
* Onion mimari, katmanlı mimariye benzer ancak domain modelini merkeze alır ve tüm diğer kod parçalarını (örneğin, kullanıcı arayüzü veya veritabanı kodu) domain modeline hizmet eder şekilde organize eder.
25. Soru: DDD projesinde hangi yazılım geliştirme süreçlerini ve uygulamalarını kullanıyorsunuz? Örneğin, Agile, Scrum, TDD, Continuous Integration/Continuous Delivery (CI/CD) gibi?
Cevap: Bu sorunun cevabı, adayın çalışma biçimine ve DDD projelerini nasıl yönettiğine dair fikir verir. DDD genellikle Agile ve Scrum ile iyi bir şekilde uyuşur, çünkü bu süreçler, kullanıcı hikayeleri ve geri bildirim döngüleri üzerinde durarak iş ihtiyaçlarını daha iyi anlamayı sağlar. TDD ve CI/CD gibi uygulamalar da DDD projelerinde sıklıkla kullanılır, çünkü bunlar kaliteli kodun sürekli olarak geliştirilmesini ve dağıtılmasını sağlar.
26. Soru: DDD'ye başlarken hangi kaynakları önerirsiniz?
Cevap: DDD'ye başlarken genellikle "Domain-Driven Design: Tackling Complexity in the Heart of Software" adlı kitap (Eric Evans tarafından yazılmıştır) önerilir. Ayrıca, "Implementing Domain-Driven Design" adlı kitap (Vaughn Vernon tarafından yazılmıştır) ve "Domain-Driven Design Distilled" adlı kitap da kullanışlıdır. İnternet üzerinde çeşitli bloglar, kurslar ve konferans konuşmaları da bulunabilir.
27. Soru: DDD'yi kullanmanın en büyük zorlukları nelerdir? Cevap: DDD'nin uygulanması, karmaşıklık seviyesi yüksek olan sistemlerde çok etkili olabilir, ancak bu yaklaşımı benimsemek ve uygulamak zor olabilir. İşte bazı zorluklar:
* İyi bir modelin oluşturulması, iş domaini üzerinde derinlemesine bilgi gerektirir. Bu bilgi genellikle iş analistleri ve diğer iş uzmanları ile yazılım geliştiriciler arasında paylaşılmalıdır.
* İyi bir model oluşturmak ve sürdürmek sürekli iletişim ve işbirliği gerektirir. Bu süreç, zaman alıcı ve meydan okuyucu olabilir, özellikle büyük ve dağıtılmış ekiplerde.
* DDD, özellikle başlangıçta, geliştirme sürecini yavaşlatabilir, çünkü iyi bir modelin oluşturulması ve uygulanması zaman alır.
28. Soru: DDD'nin mikroservislerle nasıl entegre olduğunu açıklayabilir misiniz? Cevap: DDD ve mikroservisler birbirlerini tamamlarlar. Her mikroservis, genellikle belirli bir Bounded Context'e karşılık gelir ve bu Bounded Context içerisindeki iş süreçlerini ve kurallarını uygular. Bu yaklaşım, mikroservislerin bağımsız olarak geliştirilmesini ve işletilmesini sağlar. Ayrıca, mikroservislerin arasındaki etkileşimleri yönetmek için DDD'nin Context Map kavramı kullanılabilir.
29. Soru: DDD projesinde performans ve ölçeklenebilirlik sorunlarıyla nasıl başa çıktınız? Cevap: Bu sorunun cevabı, adayın DDD projelerinde karşılaştığı özgün zorluklara ve bu zorlukları nasıl aştığına dair anlayış sağlar. Örneğin, aday performansı artırmak için belirli bir veritabanı teknolojisi kullandığını, ya da ölçeklenebilirliği artırmak için belirli bir yazılım mimarisi veya hizmet dağıtım stratejisi kullandığını söyleyebilir.
30. Soru: Domain-Driven Design'ı öğrenirken sizin için en yararlı olan kaynaklar nelerdi?
Cevap: Bu sorunun cevabı, adayın DDD konusunda nasıl öğrendiği ve hangi öğrenme kaynaklarının ona en çok yardımcı olduğu hakkında bilgi sağlar. Cevap, belirli kitaplar, online kurslar, bloglar, podcast'ler veya konferanslar olabilir. Bu, adayın öğrenme stili ve motivasyonu hakkında işe alım görevlisi veya yöneticiye önemli bilgiler sunar.
31. Soru: DDD'nin Agile ve Scrum ile ilişkisi nedir? Bu yöntemleri birlikte nasıl kullanırsınız?
Cevap: DDD, Agile ve Scrum ile birlikte kullanıldığında, projenin başarısına büyük ölçüde katkıda bulunabilir. Agile ve Scrum, müşteri ihtiyaçlarına odaklanmayı ve düzenli olarak işlevsel yazılım teslim etmeyi vurgular. DDD ise iş süreçlerini ve kurallarını derinlemesine anlamayı ve modellemeyi vurgular. Bu nedenle, DDD, Agile ve Scrum ekiplerinin, iş ihtiyaçlarını daha doğru bir şekilde anlamalarını ve karşılamalarını sağlayabilir.
32. Soru: Bir Aggregate Root nedir ve ne zaman kullanılır?
Cevap: Aggregate Root, bir Aggregate'in dış dünya ile tüm etkileşimlerini yöneten bir Entity'dir. Aggregate Root, Aggregate içindeki diğer Entity ve Value Object'lerin tutarlılığını sağlar. Bir Aggregate Root, bir Aggregate'e dışarıdan bir işlem uygulanmak istendiğinde kullanılır. Yani, bir Aggregate'i değiştirmek veya onunla etkileşime geçmek istediğimizde, bu işlemleri her zaman Aggregate Root üzerinden yaparız.
33. Soru: DDD projenizde hangi programlama dili ve teknolojileri kullandınız ve neden bu seçimleri yaptınız?
Cevap: Bu sorunun cevabı, adayın teknoloji seçimlerine ve bu seçimleri nasıl yaptığına dair fikir verir. Aday, belirli bir programlama dili veya teknolojinin, iş gereksinimlerini karşılamak veya DDD prensiplerini uygulamak için en uygun olduğunu düşündüğü için bu seçimleri yapmış olabilir. Ayrıca, adayın belirli bir teknolojiyi tercih etme sebebi, bu teknolojinin ekip üyeleri tarafından bilinmesi veya bu teknolojinin projenin ölçeklenebilirlik veya performans gereksinimlerini karşılaması olabilir.