İngilizce intermediate en sık kullanılan kelimeler, Türkçe anlamları ve örnek cümleler



 

Opportunity (Fırsat)


"This job is a great opportunity for someone with your skills." (Bu iş, yetenekleriniz için harika bir fırsat.)

Achievement (Başarı)


"Her latest achievement is publishing her first book." (En son başarısı, ilk kitabını yayınlamak.)

Require (Gerektirmek)


"This job requires excellent communication skills." (Bu iş, mükemmel iletişim becerileri gerektirir.)

Consider (Düşünmek)


"Please consider our proposal before making a decision." (Bir karar vermeden önce lütfen teklifimizi düşünün.)

Determine (Belirlemek)


"We need to determine the best approach to solve this problem." (Bu problemi çözmek için en iyi yaklaşımı belirlememiz gerekiyor.)

Evidence (Kanıt)


"The detective is searching for evidence at the crime scene." (Dedektif, suç mahallinde kanıt arıyor.)

Effort (Çaba)


"He made a lot of effort to finish the project on time." (Projeyi zamanında bitirmek için çok çaba harcadı.)

Purpose (Amaç)


"The purpose of this meeting is to discuss our marketing strategy." (Bu toplantının amacı, pazarlama stratejimizi tartışmaktır.)

Involve (İçermek)


"The job involves a lot of travel." (İş, çok seyahat içerir.)

Suggest (Önermek)


"I suggest we take a break and continue later." (Bir mola verip daha sonra devam etmeyi öneriyorum.)


Necessary (Gerekli)


"It is necessary to wear a helmet while riding a bike for safety." (Güvenlik için bisiklete binerken kask takmak gerekli.)

Influence (Etkilemek, Etki)


"His work has had a great influence on mine." (İşi, benimki üzerinde büyük bir etkisi oldu.)

Available (Mevcut, Kullanılabilir)


"The report will be available online after 5pm." (Rapor, saat 17.00'den sonra çevrimiçi olarak kullanılabilir olacak.)

Responsibility (Sorumluluk)


"It's her responsibility to make sure the process runs smoothly." (Sürecin sorunsuz çalışmasını sağlamak onun sorumluluğunda.)

Recognize (Tanımak)


"I didn't recognize you with your new haircut." (Yeni saç kesiminle seni tanıyamadım.)

Significant (Önemli)


"There has been a significant increase in sales this year." (Bu yıl satışlarda önemli bir artış oldu.)

Approach (Yaklaşım)


"We need a new approach to solve this problem." (Bu sorunu çözmek için yeni bir yaklaşıma ihtiyacımız var.)

Focus (Odaklanmak, Odak)


"I need to focus on finishing this project." (Bu projeyi bitirmeye odaklanmam gerekiyor.)

Increase (Artırmak, Artış)


"The company has decided to increase the salaries of its employees." (Şirket, çalışanlarının maaşlarını artırmaya karar verdi.)

Decrease (Azaltmak, Azalış)


"We have noticed a decrease in demand for this product." (Bu ürün için talepte bir azalma fark ettik.)


Individual (Bireysel, Birey)


"Each individual must take responsibility for his own actions." (Her birey kendi eylemlerinden sorumludur.)

Concern (Endişe, İlgili olmak)


"Your grades are a major concern to your parents." (Notların, ebeveynlerin için büyük bir endişe kaynağı.)

Particular (Belirli, Özel)


"Is there a particular brand of shoes you prefer?" (Tercih ettiğin belirli bir ayakkabı markası var mı?)

Experience (Deneyim)


"You need more experience to apply for this job." (Bu iş için başvurmak için daha fazla deneyime ihtiyacın var.)

Attitude (Tavır, Tutum)


"Her positive attitude makes her a pleasure to work with." (Onun pozitif tutumu, onunla çalışmayı zevkli kılıyor.)

Allow (İzin vermek)


"My parents don't allow me to stay out late on school nights." (Ebeveynlerim okul geceleri geç saatlere kadar dışarıda kalma izni vermiyor.)

Challenge (Meydan okumak, Zorluk)


"Learning a new language is a big challenge." (Yeni bir dil öğrenmek büyük bir zorluk.)

Condition (Durum, Koşul)


"The house is in excellent condition." (Ev mükemmel durumda.)

Benefit (Fayda)


"Regular exercise has many health benefits." (Düzenli egzersizin birçok sağlık faydası vardır.)


Develop (Geliştirmek)


"We need to develop a new marketing strategy." (Yeni bir pazarlama stratejisi geliştirmemiz gerekiyor.)


Tend (Eğilimi olmak)


"I tend to watch more TV in the winter." (Kışın daha çok TV izlerim.)

Occasionally (Arada sırada)


"I occasionally go to the gym, but not as often as I should." (Arada sırada spor salonuna giderim, ama yapmam gerektiği kadar sık değil.)

Process (İşlem)


"Applying for a visa can be a long process." (Vize başvurusu uzun bir işlem olabilir.)


Contribute (Katkıda bulunmak)


"Everyone in the team contributed to the success of the project." (Takımdaki herkes projenin başarısına katkıda bulundu.)

Recognize (Tanımak)


"I didn't recognize you with your new glasses." (Yeni gözlüklerinle seni tanıyamadım.)

Environment (Çevre)


"We should all do our part to protect the environment." (Hepimiz çevreyi korumak için üzerimize düşeni yapmalıyız.)

Approach (Yaklaşım)


"We need a new approach to handle this situation." (Bu durumu ele almak için yeni bir yaklaşıma ihtiyacımız var.)


Establish (Kurmak)


"She wants to establish her own business." (Kendi işini kurmak istiyor.)

Strategy (Strateji)


"We need a better strategy to win the game." (Oyunu kazanmak için daha iyi bir stratejiye ihtiyacımız var.)

Response (Yanıt)


"I didn't get a response to my email." (E-postama yanıt almadım.)

Identify (Tanımlamak)


"Can you identify the man who stole your purse?" (Çantanı çalan adamı tanımlayabilir misin?)

Maintain (Sürdürmek)


"It's important to maintain a healthy diet." (Sağlıklı bir diyeti sürdürmek önemlidir.)

Conduct (Yürütmek)


"The company will conduct an audit at the end of the year." (Şirket, yıl sonunda bir denetim yapacak.)

Consequence (Sonuç)


"If you don't study, failing the exam could be the consequence." (Eğer çalışmazsan, sınavı geçememek sonuç olabilir.)

 

Previous (Önceki)


"I liked the previous design of the website better." (Web sitesinin önceki tasarımını daha çok beğendim.)

Relevant (İlgili)


"Please keep your comments relevant to the topic." (Lütfen yorumlarınızı konuyla ilgili tutun.)


Evaluate (Değerlendirmek)


"We need to evaluate the effectiveness of our marketing campaign." (Pazarlama kampanyamızın etkinliğini değerlendirmemiz gerekiyor.)

Feature (Özellik)


"One of the main features of this car is its fuel efficiency." (Bu arabanın ana özelliklerinden biri yakıt verimliliği.)

Specific (Belirli)


"Do you have any specific requirements for this project?" (Bu proje için belirli gereksinimleriniz var mı?)

Potential (Potansiyel)


"She has the potential to become a great singer." (Büyük bir şarkıcı olma potansiyeli var.)

Participate (Katılmak)


"I would love to participate in the charity run." (Hayırseverlik koşusuna katılmaktan mutluluk duyarım.)

Encourage (Teşvik etmek)


"The teacher always encourages the students to ask questions." (Öğretmen, öğrencileri her zaman soru sormaya teşvik eder.)

Create (Oluşturmak)


"We're planning to create a new website for our business." (İşimiz için yeni bir web sitesi oluşturmayı planlıyoruz.)

Professional (Profesyonel)


"Her professional attitude was appreciated by her colleagues." (Profesyonel tutumu, meslektaşları tarafından takdir edildi.)

Function (Fonksiyon, İşlev)


"The function of the heart is to pump blood through the body." (Kalbin işlevi, kanı vücutta pompalamaktır.)

Population (Nüfus)


"The population of New York City is over 8 million." (New York Şehrinin nüfusu 8 milyonun üzerindedir.)


Structure (Yapı)


"The structure of the sentence is correct." (Cümlenin yapısı doğru.)

Research (Araştırma)


"I have to do some research for my project." (Projem için biraz araştırma yapmam gerekiyor.)

Culture (Kültür)


"We learned about the culture of the local people during our trip." (Seyahatimiz sırasında yerel insanların kültürünü öğrendik.)

Source (Kaynak)


"Books are a good source of knowledge." (Kitaplar iyi bir bilgi kaynağıdır.)

Community (Topluluk)


"The local community is very supportive." (Yerel topluluk çok destekleyici.)

Complex (Karmaşık)


"This is a complex problem that requires careful consideration." (Bu, dikkatli bir değerlendirme gerektiren karmaşık bir problem.)

Income (Gelir)


"His annual income is enough to support his family." (Yıllık geliri ailesini desteklemeye yeterli.)

Principle (İlke)


"Honesty is a fundamental principle in our company." (Dürüstlük, şirketimizin temel ilkesidir.)

Positive (Pozitif, olumlu)


"Having a positive attitude can help you succeed." (Pozitif bir tutum, başarmanıza yardımcı olabilir.)


Entire (Tüm, Bütün)


"I spent the entire day cleaning the house." (Tüm günü evi temizleyerek geçirdim.)

 

Legal (Yasal)


"There are legal penalties for stealing." (Hırsızlık için yasal cezalar vardır.)

Economic (Ekonomik)


"The economic situation has been difficult this year." (Ekonomik durum bu yıl zor oldu.)

 

Major (Ana, Büyük)


"He made a major contribution to the project." (Projeye büyük bir katkı sağladı.)

Issue (Konu, Sorun)


"We need to discuss some important issues at today's meeting." (Bugünkü toplantıda bazı önemli konuları tartışmamız gerekiyor.)

Affect (Etkilemek)


"The weather can greatly affect your mood." (Hava durumu ruh halinizi büyük ölçüde etkileyebilir.)

Authority (Otorite)


"The local authorities are responsible for maintaining the roads." (Yerel otoriteler, yolların bakımından sorumludur.)


Respond (Yanıtlamak)


"She didn't respond to my email." (Benim e-postama yanıt vermedi.)

Agreement (Anlaşma)


"We came to an agreement after a long discussion." (Uzun bir tartışmadan sonra bir anlaşmaya vardık.)

Action (Eylem, hareket)


"Immediate action is needed to address the issue." (Sorunu çözmek için acil eylem gereklidir.)

Benefit (Fayda)


"Regular exercise has many health benefits." (Düzenli egzersizin birçok sağlık faydası vardır.)

Element (Eleman, öge)


"Water is an essential element for survival." (Su, hayatta kalma için temel bir ögedir.)


Majority (Çoğunluk)

- "The majority of people agree with the decision." (İnsanların çoğunluğu karara katılıyor.)


Policy (Politika, ilke)

- "The company's refund policy is very clear." (Şirketin iade politikası çok net.)


Process (Süreç)

- "The hiring process can take several weeks." (İşe alım süreci birkaç hafta sürebilir.)


Individual (Birey)

- "Each individual has a role to play in the team." (Her bireyin takımda oynayacak bir rolü vardır.)


Data (Veri)

- "The data shows a clear trend towards increasing temperatures." (Veriler, artan sıcaklık eğilimini net bir şekilde gösteriyor.)


Analysis (Analiz)

- "The analysis of the market data is crucial for our business strategy." (Pazar verilerinin analizi, iş stratejimiz için hayati önem taşır.)

 

Distribute (Dağıtmak)

- "We plan to distribute free samples of our product." (Ürünümüzün ücretsiz örneklerini dağıtmayı planlıyoruz.)


Estimate (Tahmin etmek)

- "The repair costs were estimated at $500." (Tamir masrafları 500 dolar olarak tahmin edildi.)


Regulation (Düzenleme, yönetmelik)

- "The company must follow environmental regulations." (Şirket, çevresel düzenlemelere uymalıdır.)


Section (Bölüm)

- "Please refer to the previous section of the report." (Lütfen raporun önceki bölümüne başvurun.)


Site (Site, Yer)

- "The construction site is closed for the holiday." (İnşaat alanı, tatil için kapalı.)


Structure (Yapı)

- "The structure of the building is very unusual." (Binanın yapısı çok sıradışı.)


Technology (Teknoloji)

- "The company is at the forefront of new technology." (Şirket, yeni teknolojinin ön saflarında.)


Factor (Faktör)

- "There are several factors to consider when choosing a college." (Bir üniversite seçerken göz önünde bulundurulması gereken birkaç faktör vardır.)


Procedure (Prosedür)

- "You must follow the correct procedure to apply for a visa." (Vize başvurusunda bulunmak için doğru prosedürü takip etmelisiniz.)


Condition (Durum, Koşul)

- "The condition of the book is very good, despite its age." (Yaşına rağmen kitabın durumu çok iyi.)


Role (Rol)

- "In the play, he has the role of the villain." (Oyunda, kötü adamın rolü var.)


Impact (Etki)

- "The new policy will have a big impact on our business." (Yeni politikanın işletmemiz üzerinde büyük bir etkisi olacak.)

 

Area (Alan, Bölge)

- "This area is known for its beautiful landscapes." (Bu bölge güzel manzaralarıyla bilinir.)


Define (Tanımlamak)

- "How do you define success?" (Başarıyı nasıl tanımlarsınız?)


Income (Gelir)

- "He has a steady income from his job." (İşinden düzenli bir geliri var.)


Region (Bölge)

- "The region is known for its wine production." (Bölge, şarap üretimi ile bilinir.)


Communicate (İletişim kurmak)

- "It's important to communicate your feelings clearly." (Duygularınızı net bir şekilde iletmek önemlidir.)


Community (Topluluk)

- "She is very involved in her local community." (Yerel topluluğunda çok aktif.)


Complex (Karmaşık)

- "This is a complex issue that requires careful consideration." (Bu, dikkatli bir değerlendirme gerektiren karmaşık bir sorun.)


Invest (Yatırım yapmak)

- "He decided to invest in a new startup company." (Yeni bir startup şirketine yatırım yapmaya karar verdi.)


Occur (Meydana gelmek)

- "The accident occurred late last night." (Kaza geçen gece geç saatlerde meydana geldi.)


Security (Güvenlik)

- "Security at the airport is very tight." (Havaalanında güvenlik çok sıkı.)


Alternative (Alternatif)

- "We need to find an alternative solution to this problem." (Bu soruna alternatif bir çözüm bulmamız gerekiyor.)


Series (Seri)

- "I watched the entire series over the weekend." (Tüm seriyi hafta sonu boyunca izledim.)


Source (Kaynak)

- "The journalist did not reveal her source." (Gazeteci kaynağını açıklamadı.)

Assessment (Değerlendirme)

- "The teacher made an assessment of the students' skills." (Öğretmen öğrencilerin yeteneklerini değerlendirdi.)


Ensure (Sağlamak)

- "We must ensure that everyone has equal access to education." (Herkesin eğitime eşit erişimi olduğunu sağlamalıyız.)


Method (Yöntem)

- "We need a better method for handling these situations." (Bu durumları ele almak için daha iyi bir yönteme ihtiyacımız var.)


Variable (Değişken)

- "There are several variables that can affect the outcome." (Sonucu etkileyebilecek birkaç değişken vardır.)


Acquire (Edinmek)

- "He has acquired a reputation for being very reliable." (Çok güvenilir olmak üzere bir ün kazandı.)


Obtain (Elde etmek)

- "She was finally able to obtain a copy of the book." (Sonunda kitabın bir kopyasını elde etmeyi başardı.)


Perceive (Algılamak)

- "People perceive things in different ways." (İnsanlar şeyleri farklı şekillerde algılar.)


Reside (İkamet etmek)

- "She resides in a small town in the countryside." (Kırsalda küçük bir kasabada ikamet ediyor.)


Resolve (Çözmek)

- "They managed to resolve the dispute without going to court." (Mahkemeye gitmeden anlaşmazlığı çözmeyi başardılar.)


Seek (Aramak)

- "He decided to seek advice from a professional." (Bir profesyonelden tavsiye almayı kararlaştırdı.)


Transfer (Transfer etmek)

- "He had to transfer to a different school." (Farklı bir okula geçmek zorunda kaldı.)


Interact (Etkileşimde bulunmak)

- "Children learn by interacting with each other." (Çocuklar birbirleriyle etkileşimde bulunarak öğrenirler.)


Major (Ana, büyük)

- "The project faced major delays due to funding issues." (Proje, finansman sorunları nedeniyle büyük gecikmeler yaşadı.)


Assume (Varsaymak)

- "I assume you'll be attending the meeting?" (Toplantıya katılacağınızı varsayıyorum?)


Decade (On yıl)

- "This style was popular a decade ago." (Bu stil on yıl önce popülerdi.)


Item (Öğe, eşya)

- "There are several items on the agenda for today's meeting." (Bugünkü toplantının gündeminde birkaç madde var.)


Prior (Önceki)

- "Prior experience is not necessary for this job." (Bu iş için önceki deneyim gerekli değil.)


Range (Aralık, Menzil)

- "The car has a range of 500 kilometers on a single charge." (Arabanın tek bir şarjla 500 kilometre menzili var.)


Construct (İnşa etmek)

- "They plan to construct a new bridge over the river." (Nehrin üzerine yeni bir köprü inşa etmeyi planlıyorlar.)


Chapter (Bölüm)

- "I just finished reading the first chapter of the book." (Kitabın ilk bölümünü okumayı yeni bitirdim.)


Schedule (Program)

- "We need to stick to the schedule." (Programa uymamız gerekiyor.)


Sum (Toplam)

- "The sum of 5 and 7 is 12." (5 ve 7'nin toplamı 12'dir.)


Traditional (Geleneksel)

- "She wears traditional clothing on special occasions." (Özel günlerde geleneksel kıyafetler giyer.)


Assess (Değerlendirmek)

- "It's important to assess the risks before starting a new business." (Yeni bir işe başlamadan önce riskleri değerlendirmek önemlidir.),

 

Hence (Bu yüzden)

- "She has a lot of experience in marketing. Hence, she got the job." (Pazarlama konusunda çok deneyimi var. Bu yüzden işi aldı.)


Distinct (Farklı, belirgin)

- "There are three distinct categories of the product." (Ürünün üç belirgin kategorisi vardır.)


Compute (Hesaplamak)

- "We can use the software to compute the total cost." (Toplam maliyeti hesaplamak için yazılımı kullanabiliriz.)


Benefit (Fayda)

- "The new health program has many benefits." (Yeni sağlık programının birçok faydası var.)


Affect (Etkilemek)

- "The weather can greatly affect your mood." (Hava durumu ruh halinizi büyük ölçüde etkileyebilir.)


Evidence (Kanıt)

- "The lawyer presented evidence to support his argument." (Avukat, argümanını desteklemek için kanıtlar sundu.)


Primary (Birincil, ana)

- "Education is a primary need for every child." (Eğitim, her çocuğun birincil ihtiyacıdır.)


Purchase (Satın almak)

- "She decided to purchase a new car." (Yeni bir araba satın almayı kararlaştırdı.)


Domestic (Yerli, ev içi)

- "Domestic chores take up a lot of my time." (Ev işleri çok zamanımı alıyor.)


Implement (Uygulamak)

- "The new policies will be implemented next month." (Yeni politikalar gelecek ay uygulanacak.)


Annual (Yıllık)

- "The company holds an annual meeting to discuss plans for the following year." (Şirket, gelecek yılki planları tartışmak için yıllık bir toplantı düzenler.)


Alternative (Alternatif)

- "They started looking for alternative solutions to the problem." (Soruna alternatif çözümler aramaya başladılar.)


Factor (Faktör)

- "There are many factors to consider when buying a new home." (Yeni bir ev alırken düşünülmesi gereken birçok faktör var.)


Interpret (Yorumlamak)

- "The judge was asked to interpret the law in a new way." (Hakimden yasayı yeni bir şekilde yorumlaması istendi.)


Structure (Yapı)

- "The structure of the building is very unique." (Binanın yapısı çok benzersiz.)


Concept (Kavram)

- "The concept of freedom is different for everyone." (Özgürlük kavramı herkes için farklıdır.)


Formula (Formül)

- "The scientist discovered a new formula." (Bilim adamı yeni bir formül keşfetti.)


Please Select Embedded Mode To Show The Comment System.*

Daha yeni Daha eski

نموذج الاتصال